-
Makale
-
Fincher ile Rousseau'ya Bakış
Aydın Furkan Kaynak
"İnsan her zaman kendi iyiliğini ister ama, bunun ne olduğunu her zaman kestiremez." demişti J. J. Rousseau, 1762'de ünlü eseri Toplum Sözleşmesi'nde genel iradeyi açıklarken (Rousseau, 2014). Toplum Sözleşmesi,geçen yüzlerce yıldan sonra hâlâ okunan, hâlâ tartışılan bir eser olagelmiştir. Genel irade düşüncesi de ileri sürüldüğü tarihten bu yana siyasal iktidarların -belki de bilinçli- olarak yanlış anladığı ancak arkasına sığınmaktan geri durmadığı bir teori olmuştur. Özellikle popülizmin yükselişe geçtiği bu dönemde, çok rahat bir şekilde popülist söylemlere kurban edilebilecek bu teoriye bir kez daha dönmenin iyi olacağı kanaatindeyim. Ancak, daha önce söylenen sözleri tekrar etmemek adına farklı bir yol izlemeyi düşünüyorum. Genel iradeyi, Rousseau'nun başkasına geçirilemeyecek egemenliği düşüncesini ve bir parça da olsa demokrasi düşüncesini, yirmi dakikalık bir dizi bölümü üzerinden tartışmak istiyorum. Her şeyin hızlandığı, dikkat eşiğinin düştüğü bu çağda, siyaset felsefesinin temel problemlerinden birini yalnızca yirmi dakikada işlemek, cesaret gerektiren bir çaba olduğu için bu eserin gözden kaçmaması gerektiği kanaatindeyim. Bu nedenle izleyen paragrafta öncelikle diziyi ve ilgili bölümü anlatacağım. Bana kalırsa David Fincher yönetmenliğindeki "Bad Travelling" isimli bölümde Rousseau'dan izleri görmek mümkün, yazıda da bunu göstermeye çalışacağım. Başlarken bir uyarıda bulunmalıyım. Yeri geldikçe bölüme ilişkin birkaç tane sürpriz bozan (spoiler) vermekten kaçınmayacağım. Bu nedenle yazıyı okumadan önce bölümü izlemenizi tavsiye ederim.
Arşiv 2023/Cilt: 8 Sayı-1